Mayıs ayında olmamız ile birlikte Sabahattin Ali'nin sevdiği ay mayıs hakkında yazdığı bu şiiri sizinle paylaşmak istedim. Kendisi mayıs ayında gerçekleşen olayları, yaptığı ve yapmak istediklerini söylemiş ve bu ay içerisinde hissettiklerini bu şiirine dökmüştür. Benim içimde mutluluk hissini oluşturmasından dolayı Sabahattin Ali'nin "Mayıs" adlı şiirini çok beğendim. Mayıs Mayıs, ayların gülüdür, T aze bir çiçek dalıdır, İçerim ateş doludur; Mayıs‘ta gönlüm delidir. Yeşil dağlara göçülür, Kırmızı şaraplar içilir; Yarim dökülüp saçılır, Mayıs‘ta gönlüm delidir. Göklere karşı yatılır, Dertlerimiz unutulur; Eski sevgiler atılır; Mayıs‘ta gönlüm delidir. Uzakta kuşlar seslenir; Gönlüm genişler beslenir; Yaşamağa heveslenir, Mayıs‘ta gönlüm delidir. Yumuşak rüzgarlar eser; Çimenlerde yarim gezer, Yanılır, bana gülümser; Mayıs‘ta gönlüm delidir. Sabahattin Ali
25 Şubat 1907'de Gümülcine sancağına bağlı olan Eğridere'de dünyaya gelen Sabahattin Ali, asker kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası piyade yüzbaşısı Salahattin Bey, annesi ise yine bir asker çocuğu olan Hüsniye Hanım'dır. Salahattin Bey jöntürkleri destekleyen, oğluna ismini verdiği Prens Sabahattin ve Tevfik Fikret ile dostlukları bulunan biridir. Salahattin Bey'in askerlikten istifa etmesi sebebiyle aile Edremit'e yerleşir. Böylelikle bir ömrü meskensiz geçiren bir adam için ilk yolculuk yapılmış olur. 1914 yılında I. Dünya Savaşı nedeni ile Salahattin Bey askere alınınca, aile Çanakkale'ye geçer. 1918 senesine kadar savaşın olduğu bu bölgede kalmak, Sabahattin Ali'yi oldukça etkileyecektir. Çocukluğunun genelinde annesinin rahatsızlığı ile sıkıntılı günler geçiren Sabahattin Ali, babasının işlerinin bozulması ve ailenin ekonomik durumu nedeniyle de erken yaşlarda hayat mücadelesinin içinde yer alır. Histeri olan annesinin tüm olumsuzluk...
Sabahattin Ali’nin romanı, ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere’de bir çadırda yazmaya başlamas ından, romanın gazetede tefrika edilişine kadar (18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 arasında, Hakikat gazetesinde Büyük Hikâye başlığı altında) Kürk Mantolu Madonna ‘nın var oluş macerasına değinen Sön mez’in yazısı, döneme ve Sabahattin Ali’nin başyapıtına dair çeşit çeşit bilgiyle dolu. Bunların arasında en çok ilgimizi çekeni, Nâzım Hikmet ‘in eleştirisi oldu. Nâzım Hikmet’inki, ilk kez 1943’te Remzi Kitabevi tarafından kitaplaştırılan romanın ilk eleştirisiymiş. Şair, Mayıs 1943’te Bursa Hapishanesi’nden gönderdiği bir mektupta Kürk Mantolu Madonna hakkında şunları yazmış: "Kürk Mantolu Madonna, ben bu kitabı hem sevdim, hem kızdım. Evvela niçin kızdığımı söyleye yim. Kitabın birinci kısmı bir harikadır. Bu kısmın kendi yolunda inkişafı yani bir küçük burjuva ailesinin içyüzünü tahlili öyle bir haşmetle genişlemek ist...
Yorumlar
Yorum Gönder