Kayıtlar

Sabahattin Ali'nin Hayatı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hayata Tutunamama ve Ölüm

Resim
     "Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli; hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" diye sorar kendine; artık gücü kalmamıştır. Hapishaneden sonra Zincirli Hürriyetteki yazısının ardından kovuşturmaya uğramak artık son nokta olur ve bir kamyon alıp nakliyeciliğe başlar. Sürekli gözlem halinde olmak, onda pek çok değişikliğe sebep olur; sokaklarda tebdili kıyafet dolaşmaya başlar. Çareyi yurtdışına çıkıp hayata yeniden başlamakta gören Sabahattin Ali, Fransa'ya gitmek için pasaport ister fakat kendisine pasaport verilmez. Bunun üzerine kaçma planlarına başlayan Ali, Amerika'dan getirtilen baskı makinesini satarak borçlarını öder ve kalan parayı da Ankara'ya ailesine bir mektupla gönderir.     Hapisteyken tanıştığı Hasan Tural isimli biri, onu Ali Ertekin ile tanıştırır. Yapılan plan sonucu; Edirne'ye peynir götürmek için yine cezaevinden tanıdığı şoför Sa...

Gazetecilik, Kovuşturmalar ve Baskılar

Resim
    Konservatuar'dan ayrıldıktan sonra İstanbul'a gelen Sabahattin Ali; Gün dergisinde hikâyeler, LA Turquie ve Yeni Dünya gazetelerinde siyasal fıkralar yazar. Muhalif seslerin susturulduğu 1945 senesinde gerçekleşen olaylar neticesinde Sabahattin Ali tekrar işsiz kalır. Bu olaydan sonra önce Gerçek gazetesinde, daha sonra Aziz Nesin ve Rıfat İlgaz ile Marko Paşa, Malûm Paşa, Merhum Paşa, Mazlum Paşa gibi gazetelerde çalışır.     Buralarda yazdığı yazılardan ötürü hakkında 'neşren hakaret' davaları açılır. Topunuzun Köküne Kibrit Suyu adlı yazı Aziz Nesin'e ait olmasına rağmen sorumluluğu üzerine alır. Davalardan biri kesinleşince 3 aya mahkûm olur. İstanbul ve Üsküdar'da günlerini doldururken, 1947 Eylülünde hapisten çıkar; ancak Adalet Koridorlarında yazısından dolayı hakkında tekrar dava açılır. 19 Aralık tarihinde tutuklanıp, Sultanahmet'te 12 gün hapis yatar. Çalışmış olduğu Marko Paşa adlı Gazetenin bir sayısının sayfası,

Askerlik Yılları ve Devam Eden Yazılar

Resim
    1937 senesinin başında askere çağırılan Sabahattin Ali, ailesi ile İstanbul'a gelir. 2 ay er, 6 ay öğrenci olarak eğitim aldığı Harbiye'den sonra 1938 başlarında yedek subay olarak Eskişehir'e gönderilir. Terhisinden sonra Ankara'ya gelir ama II. Dünya Savaşı nedeni ile önce Sarıkışla, ardından da İstanbul'da tekrar görev yapar. Bu süre içerisinde eser vermeye devam ederken "Kürk Mantolu Madonna" İstanbul'da iken yazılmaya başlanmıştır.        1938 senesinde, Ankara Musiki Öğretmen Okulu Türkçe öğretmenliğine atanan Sabahattin Ali, daha s onra bu okulun yerini alan Devlet Konservatuarında; önce Carl Ebert'in asistanlığına daha so nra da dramturgluk görevine getirilir. Carl Ebert, Alman tiyatro yönetmeni ve oyuncusudur. Aynı zamanda opera yönetmeni ve eğitmendir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de on yıl yaşamış olan sanatçı, Türk modern tiyatrosunun kurucuları arasındadır.     Sabahattin Ali yıllar içerisinde hep gözlenen ve...

Hapishaneden Çıkışı ve Evliliği

Resim
    Cumhuriyet'in onuncu yıl dönümünde çıkarılan Af Kanunu ile hapishaneden kurtulan Sabahattin Ali, önce İstanbul'a sonra da Ankara'ya gider. Niyeti işine bir an önce geri dönmektir. Memurluktan kaydı silinen Sabahattin Ali, yeniden memur olabilmek için bir dilekçe verir. 7 aylık bir inceleme sonucunda kendisinden kanaatlerini değiştirdiğine dair bir kanıt istenir. Benim Aşkım adlı bir şiir yazarak Atatürk'e sevgisini belirttikten sonra dilekçesine "Muvafıktır" yazılır. Önce Neşriyat Müdürlüğü'nde büro şefliğine atanır, daha sonra 1934 senesinde Talim ve Terbiye Dairesi'nde ikinci sınıf mümeyyizliğine verilir.     Düzenli bir hayat ve belki de bir yuva sıcaklığı, yerleşik bir hayat özlemi ile evlenmeye karar verir. 1935 senesinde Aliye Hanım ile evlenir ve bu evlilikten kızı Filiz dünyaya gelir. Sabahattin Ali için bu mutlu günler Ankara'da devam etmektedir. Mümeyyizlik kadrosu kaldırılınca Neşriyat Dairesi'nde ikinci sınıf kalembaşılı...

İlk Tutuklanma, Hapishane Hakkındaki Düşünceler ve Bu Zamanlarda Yazdığı Bestelenmiş Şiirler

Resim
    1930'lu yıllar ilk toplumsal gerçekçi denemelerinin yayımlandığı ve Nazım Hikmet ile tanıştığı bir dönemdir. Yazı süreci hızla devam etmektedir; ancak ikinci bir ihbar, bu sefer onun tutuklanmasına yol açacaktır. Aydın Erkek Sanat Mektebi'nde bulunan Türkiye Kominist Partisi'nin Kızıl İstanbul adlı gazetesi, onun öğrenciler üzerinde yıkıcı etkisi olduğu ihbarı ile tutuklanmasına neden olur. Söz konusu parti ile ilişkisi olmadığından dava beraatle sonuçlansa da, 3 ay süren tutukluluğu, onun eserlerindeki karakterlerin oluşmasında önemli bir yer edinir.     1931 senesinde Konya'ya atanır. Burada annesi ve kız kardeşi ile birlikte yaşayan Sabahattin Ali; hem Almanca öğretmenliğine devam eder, hem de kalemini işletir. Yazdıklarını bir taraftan da dergi ve gazetelere gönderir. En önemli eseri olan "Kuyucaklı Yusuf" bu dönemde Yeni Anadolu gazetesinde 15 sayı kadar tefrika edilmiştir. Ücretini alamayınca tefrika yarım kalır ve bir ihbara daha maruz kalır....

Almanya, Dil Eğitimi ve Rus Muharrirler

Resim
   1928 senesinin yazında İstanbul'a gelen Sabahattin Ali, Maarif Vekâleti'nin yabancı dil öğretmeni yetiştirmek için Avrupa'ya öğrenci göndereceği haberi üzerine sınava girer ve sınavda başarılı olarak Almanya'ya gider.     Sabahattin Ali, Almanya'da önce bir bayanın evinde pansiyoner olarak kalmaya başlar, 15 gün Berlin'de, 1 yıl kadar da Postdam'da kalır. Almancasını ilerletmek için özel kurslara devam eder. Bu arada okumalarını yoğunlaştıran, özellikle Ivan Turgenyev, Maksim Gorki, Knut Hamsun gibi isimleri okuyan Sabahattin Ali, Terkib-i Bend'i tamamlar. Bir taraftan şiir yazımına devam ederken, Berlin'de daha çok aristokrat ve subayların çocuklarının gittiği bir okula başlar. Bu ortama alışması pek mümkün gözükmüyordur ve neticede yaşanan tatsız bir olay ile okuldan ayrılır. Bu ayrılış aynı zamanda Türkiye'ye dönüşle sonuçlanır. 1930 senesinde ülkeye döner ve Bursa'da ilkokul öğretmenliğine atanır. Bu arada Gazi Enstitüsü'nd...

Sabahattin Ali'nin Okul Dönemlerinde Yaptığı Çalışmalar

Resim
    Sabahattin Ali, öğrenim hayatını başarıyla sürdürmüştür ve daha lise 2. sınıfta okurken (yani 1924’'te) arkadaşlarıyla beraber bir okul gazetesi çıkartmıştır. Bu gazetede Sabahattin’ imzasıyla “''Astiyag'’ın Torunu''” , ‘Gülte kin’ imzasıyla “''Kırmızı Külahlılar”'' eserlerini yayımlamıştır (22 Şubat 1924) . Aynı gazetede, 15 Mart 1924 tarihinde, Sabahattin Ali’'nin yayımlanan ilk şiirleri olarak bilinen “''Kamer-i Mestur”'' ve ''“Saçlarımın Türküsü”'' yer almıştır. Sabahattin Ali’'nin yazdığı ilk şiirin ne olduğu bilinmiyor, zira yazdığı ilk hikâye de yayımladığı ilk hikaye değildir. Bunu ortaokul ve liseyi beraber okuduğu en yakın arkadaşı Naci Erçevik şöyle anlatıyor; "Sınıfta yan yana oturuyorduk. Mert, zeki, dürüst, ince, onurlu bir arkadaştı. Derslere pek çalışmaz, öğretmenleri dinlemekle yetinirdi. Öyleyken sınavlardan hep pekiyi notlar alırdı. Roman okumayı çok severdi. Mutalaa dersler...

Sabahattin Ali'nin Eğitim Yılları

Resim
    Eğitimine İstanbul Üsküdar Doğancılardaki Füyûzat-ı Osmaniye Mektebi'nde başlayan Sabahattin Ali, ailesinin Çanakkale'ye gitmesi ile Çanakkale İbtidaî Mektebi'ne girer. Okul savaş nedeniyle öğretmensiz kalınca kapansa da, babası ve diğer subayların yardımı ile tekrar açılır ve Türkçe derslerini Salâhattin Bey verir. Aile 1918'de Salahattin Bey'in asker-likten istifası üzerine İzmir'e yerleşir. İzmir'in Yunan işgaline uğraması sonucu Edremit'e, annesinin ailesinin yanına gitmek zorunda kalırlar. Bu süreçte Sabahattin Ali Edremit İda-disi'ne devam eder. Bu yıllarda okumaya düşkün, başarılı, zeki bir çocuktur. 1921 senesin-de eğitimine devam etmek için İstanbul'a, dayısının yanına gelir; ancak bir yere giremeyince bir yıl sonra Balıkesir Dârülmuallimîn'e girer. Sabahattin Ali aslında baba mesleğine devam etmek, orduya katılmak istemişse de, o yıl askerî okula öğrenci alınmayınca bu isteğini ha-yata geçiremez.       İlk öyküsü Horoz Mehmet...

Sabahattin Ali'nin Çocukluğu ve Ailesi

Resim
     25 Şubat 1907'de Gümülcine sancağına bağlı olan Eğridere'de dünyaya gelen Sabahattin Ali, asker kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası piyade yüzbaşısı Salahattin Bey, annesi ise yine bir asker çocuğu olan Hüsniye Hanım'dır. Salahattin Bey jöntürkleri destekleyen, oğluna ismini verdiği Prens Sabahattin ve Tevfik Fikret ile dostlukları bulunan biridir. Salahattin Bey'in askerlikten istifa etmesi sebebiyle aile Edremit'e yerleşir. Böylelikle bir ömrü meskensiz geçiren bir adam için ilk yolculuk yapılmış olur. 1914 yılında I. Dünya Savaşı nedeni ile Salahattin Bey askere alınınca, aile Çanakkale'ye geçer. 1918 senesine kadar savaşın olduğu bu bölgede kalmak, Sabahattin Ali'yi oldukça etkileyecektir.     Çocukluğunun genelinde annesinin rahatsızlığı ile sıkıntılı günler geçiren Sabahattin Ali, babasının işlerinin bozulması ve ailenin ekonomik durumu nedeniyle de erken yaşlarda hayat mücadelesinin içinde yer alır. Histeri olan annesinin tüm olumsuzluk...